Aslında bu süreçte oyumuzu şekillendiren etkenlerden biri de ağrı eşiğimizle ilişkiliydi. “Acı toleransının politika ile ne alakası var?” dediğinizi duyar gibiyiz ancak bu noktada yapılan çalışmalar, bu ilişkinin etkisinin azımsanmayacak türden olduğunu gösteriyor.
Peki politik görüşümüzle ağrı eşiği arasındaki bu bağlantı tam olarak nasıl kuruldu?
Öncelikle her bireyin ağrı algısı birbirinden farklıdır ve bu algı; yaş, cinsiyet, genetik faktörler, duygu durumu ve kültürel etkiler tarafından etkilenir.
Ayrıca bir kişinin sıcaklık ya da basınç gibi uyarıcılara tepki göstermeye başladığı noktayı da ifade eder. Aslında ağrı eşiği düşük olan bir kişi, daha düşük bir uyarıcı seviyesinde bile ağrı hissedebilirken ağrı eşiği yüksek biri de daha yüksek uyarıcı seviyelerine dayanabilir.
Peki politik görüşümüz neye göre şekillenir?
Genel yargıya göre siyasi eğilimler, kanıtlara ve akıl yürütmeye dayalı olarak mantık ve bilinç çerçevesinde ilerler. Bu noktada son yıllarda yapılan çeşitli çalışmalar da işin aslının zannedildiği kadar basit olmadığını ortaya koyar. Yani bir insanın kişiliği, siyasi görüşünü doğrudan etkiler.
İşin içine genetik bilimi kattığımızda da karşımıza çıkan tablo ilginçleşmeye devam eder. Örneğin serotonin üretiminde rol oynayan 5HTT isimli genin, dinî görüşlerde belirgin bir fark yarattığı kanıtlanmıştır. Aynı şekilde DRD4 geni de devamlı olarak yeniliğin ve değişimin peşinde olanlarla ilişkilidir.
Araştırmacılara göre insanların siyasi görüşleri, ahlaki görüşleriyle de yakından bağlantılıdır.
Bu sebeple de bazı insanlar, ahlaki görüşleri çerçevesinde siyasi görüşlerini şekillendirebilir. Fakat elbette kişinin kendi ideolojisine zıt ahlaki ve politik görüşleri desteklemesine katkı sağlayan içsel faktörler de mevcuttur.
Uzmanlar ise bu bağlamda birbiriyle zıt olan siyasi görüşlere sahip kişilerin, ortak değerlerini desteklemeye daha açık hâle getiren bir özellik olan acıya duyarlılığı keşfettiler.
Akabinde de fiziksel acıya karşı daha yüksek duyarlılığın, başkalarının fiziksel ve sosyal acısına karşı daha yüksek bir duyarlılığa eşit olacağı ve daha güçlü ahlaki görüşlere yol açacağı hipotezini öne sürdüler.
Araştırmacılar, çok geçmeden de bu hipotezlerini desteklemek için kolları sıvadılar.
Sonucunda belli bir görüşten yana olup ağrı duyarlılığı daha yüksek olan kişilerin, sadakat ve otorite gibi ahlaki değerlere daha fazla önem veren karşıt görüşlü insanlara yakınlık gösterdiklerini gördüler.
Yine benzer bir şekilde ahlaki değerleri ön plana koyan taraf da adalet ve özgürlük gibi değerlere daha fazla destek veren karşıt görüşe destek veriyordu. Özetle insanların sahip olduğu ağrı eşiği, siyasi görüşler noktasında daha önce keşfedilmemiş bir etkiye sahiptir.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: